Açık gökyüzünün engin düzyazısının altında, çayırlar ritmik sıralar halinde dans ediyor. Manzaranın çizgilerini okuyalım ve Dünya’nın bize bahşettiği dili öğrenelim. – Emily Dickinson

Ekoloji, bilimsel bir disiplinden çok daha fazlası, yaşamın özüne ve onun çeşitli etkileşimlerine yönelik felsefi bir keşiftir. Türlerin karşılıklı bağımlılığını, doğanın uyumlu ritimlerini ve gezegenin koruyucuları olarak rolümüzü düşünürken ortaya çıkan etik hususları incelediğimiz bir mercek haline gelir. Ekolojinin derin katmanlarında ilerledikçe, varoluşumuzun temel doğasını keşfe çağrılırız. İnsanlığın gezegen üzerindeki etkisinin jeolojik sınırlılıkları aştığı bu yüzyılda, çağdaş sanat ve ekolojinin kesişimi derin bir sorgulamaya dönüşür. İklim değişikliği, doğal kaynakların tükenmesi, türlerin kitlesel yok oluşu, genetiği değiştirilmiş tohumlar ve yeni sömürgeci toprak gaspları dahil olmak üzere dünyadaki ekolojik sorunlar, sanatın merkezindedir. Ekolojik Sanat, tüm canlıları birbirine bağlayan eşsiz bağlantı üzerine düşünmeye sevk eder. İnsanlık için  yansıtıcı bir ayna ve değişim için bir katalizördür. 11.Uluslararası Ekoloji Sempozyumu Sergisi, doğa-insan-ekolojinin kesişiminde gelişen diyaloğa katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu anlamda sergi,  Antroposen çağına yalnızca insan odaklı değil, aynı zamanda Dünya’nın çoklu ekolojilerine daha geniş daha kapsamlı bir bakış açısıyla bakmaya davet etmektedir.